URANÜS’ün KEŞFİ ve WILLIAM HERSCHEL

Öncelikle sizlere William Herschel’ı tanıtalım. Tam adıyla Sir Friedrich William Herschel, 1738 Almanya doğumlu İngiliz bir astronom, teleskop üreticisi ve bestecidir. Gördüğünüz üzere biraz marjinal bir kişilik.

Herschel’ın müziğe olan ilgisi, onu matematik ve lensler üzerinde çalışmaya yönlendirmiştir. İngiliz asil astronom Nevil Maskeylne ile tanışması ardından, astronomiye karşı ilgisi oluşmuştur ve kendi yansımalı teleskopunu yapmıştır. Mayıs 1773 yılı içerisinde gökyüzünü düzenli bir şekilde izlemeye ve incelemeye başlamış ve 1 Mart 1774 yılında, Satürn’ün halkaları ve Büyük Orion Nebulası’nın (M42) da dahil olduğu izlenimlerini kaydettiği bir astronomi günlüğü tutmaya başlamıştır.

Bir süre sonra dikkatini gökyüzünde çok yakın gözüken çift yıldızları incelemeye çevirmiştir. Bath’taki New King Sokağı’nda bulunan evinin arka bahçesinden, kendisinin yaptığı, 160 milimetre açıklığa, 2,1 metre odak uzaklığına sahip Newton usulü teleskopu ile 1779 yılında sistematik olarak “gökyüzündeki tüm yıldızları” aramaya başlamıştır. 1792 yılına kadar olan çalışmalarında birçok çift ve çoklu yıldız sistemi keşfetmiş ve dikkatli ölçümlerden sonra bu keşiflerini bir araya getirerek 1782 (269 sistemlik ilk kataloğu) ve 1784 (434 sistemlik ikinci kataloğu) yıllarında, Royal Londra Topluluğu’na iki adet katalog sunmuştur. Kısaca Herchel, yaklaşık olarak, doğrulanmış 800 adet, çift veya çoklu yıldız sistemi keşfetmiştir. Teorik çalışmaları ve gözlemleri; modern çift yıldız gözlemleri ve değerlendirmelerinin temelini oluşturmuştur.

Herschel, 1781 yılının mart ayı içerisinde, çift yıldızları ararken, yıldız doğasına sahip olamayan bir diske rastlamıştır. Herschel bu cismin, asıl olarak bir kuyruklu yıldız veya yıldız olduğunu düşünmüş olsa da, Rus Akademisyen Anders Lexell’in değerlendirmeleri sonucu, bu diskin yörüngesinin gezegensel olduğunu ortaya çıkmış ve sonuç olarak Herschel, Satürn’ün yörüngesinin ötesinde de, yedinci bir gezegen olduğu kanısına varmıştır. Kral 3. George’un ardından bu yeni gezegeni; “George’un Yıldızı” (Gerogium Sidus) olarak adlandırmış olsa da, bu isim kalıcı olmamıştır. Fransa’da “Herschel” olarak tanına bu gezegen, bir süre sonra Yunan mitolojisinde hem Gaia’nın eşi, hem de Zeus’un büyükbabası olduğuna inanılan, kozmik güçlere sahip, gökyüzünün tanrısı Uranus’ün ardından adlandırılmıştır. Herschel bu keşfi ile, 1781 yılı içerisinde Copley Madalyası ile ödüllendirilmiş ve Royal Topluluğun bir üyesi haline gelmiştir. 1782 yılında, Kral’ın astronomu olarak görevlendirilmiştir. Sonuç olarak aynı yıl içerisinde, Herschel Buckinghamshire’ye yerleşmiştir. Yeni şehirde astronom, teleskoplar üretmeye başlamış, 60’ın üzerinde Avrupalı astronoma ürettiklerini satmıştır.

DERİN UZAY İNCELEMELERİ

1782 ve 1802 yılları arasında, Herschel, kendi ürettiği iki teleskopu ile (610 cm odak uzaklığı/30 cm açıklık ve 610 cm odak uzaklığı/47 cm açıklık), tekrarlanan veya kaybolan incelemeler dışında, 2400 derin uzay objesini keşfetmiş, ve bu keşiflerini üç katalog içerisinde yayınlamıştır.

  • Catalogue of One Thousand New Nebulae and Clusters of Stars (1786)
  • Catalogue of a Second Thousand New Nebulae and Clusters of Stars (1789)
  • Catalogue of 500 New Nebulae (1802)

Herschel, kataloglarındaki objeleri, “nebula” olarak adlandırmış (1924 yılında Edwin Hubble tarafından nebulalar tanımlanana kadar, büyük ve bozuk gözüken uzay objeleri, nebula olarak tanımlanmaktaydı.) ve objeleri sekiz “sınıfa” ayırmıştır.

  1. Parlak Nebula (I)
  2. Zayıf Nebula (II)
  3. Çok Zayıf Nebula (III)
  4. Gezegensel Nebula (IV)
  5. Çok Büyük Nebula (V)
  6. Çok Sıkıştırılmış ve Zengin Yıldız Kümeleri (VI)
  7. Çok Sıkıştırılmış Büyük ve Küçük (Zayıf ve Parlak) Yıldız Kümeleri (VII)
  8. Kabaca Dağılmış Yıldız Kümeleri (VIII)

TELESKOPLAR

Herschelian Teleskopu

Herschelian Teleskopu

Kariyeri boyunca, Herschel 400’ün üzerinde teleskop üretmiştir. Ürettiklerinin arasındaki, en büyük ve aynı zamanda da en ünlü olan teleskopu, 1.26 metrelik ana aynaya sahip ve 12 metrelik odak uzaklığına sahiptir. Döneminin aynaları mükemmel yansıtma yapamadıkları için, görüntü verimliliğini artırtmak adına, Herschel farklı bir yol izlemiş ve günümüz de “Herschelian Teleskopu” denilen modeli ortaya çıkartmıştır. Ürettiği bu büyük teleskopunu denediği ilk gece, 28 Ağustos 1789 yılında Satürn’ün uydusu olan Enceladus’u keşfetmiş, bir aylık gözlem sonucunda ise Satürn’ün bir diğer uydusu olan Mimas’ı keşfetmiştir.

DİĞER KEŞİFLERİ

  • 1787 yılı içerisinde, Herschel Uranus’ün keşfinin ardından, gezegenin ayları olan Oberon ve Titania’yı ve 1789 yılı içerisinde Satürn’ün ayları olan Mimas ve Enceladus’u keşfetmiştir. Bu ayların adları, kendisi tarafından değil, ölümünden sonra oğlu John tarafından 1847 ve 1852 yılları arasında verilmiştir.
  • Herschel, kendisinden önce Giovanni Domenico Cassini (1666) ve Christiaan Huygens (1672) tarafından gözlemlenen Mars kutuplarındaki buzulların, Mars’ın mevsimleri ile değiştiğini gözlemlemiştir.
  • Yıldızlar üzerindeki çalışmalarından sonra, Güneş Sistemi’nin kendisinin de bir bütün olarak hareket ettiğinin farkına varmış ve hareket yönünü yaklaşık olarak saptamıştır.
  • Samanyolu üzerindeki çalışmaları sonucunda, galaksinin bir disk şeklinde olduğu kanısına varmıştır.
  • “Asteroid” kelimesini 1802 yılında, gözlemlediği objeleri tanımlarken, “yıldıza benzer” anlamında kullanmak için, Yunan kökenli aster (yıldız) ve eidos (şekil, form) kelimelerini bir araya getirerek oluşturmuş ve astronomi literatürüne sokmuştur.
  • Uranüs’ün keşfinin yanında, Uranüs’ün halkalarını da Herschel’in tanımladığı üzerine devam eden bir tartışma vardır.[8]
  • Herschel, Güneş dahil olmak üzere, tüm gezegenlerde yaşamın bulunduğuna inanmıştır.

GÜNEŞ IŞIĞININ KIZILÖTESİ IŞIMA ÖZELLİĞİNİN KEŞFİ

Herschel, 11 Şubat 1800’de, güneş lekelerini gözlemlemek için, bazı teleskop filtrelerini test etmekteydi. Çalışması sırasında, kırmızı filtre kullanırken, normalin üstünde bir sıcaklık oluştuğunun farkına varmıştı. Bunun üzerine, bir prizma ve bir termometre ile deney yapmaya karar vermiş, ve ışık spekturumunun farklı kesitlerinde farklı derecelerde ısı oluştuğunun farkına varmıştır. Devam eden deneyleri sonucu, Herschel, gözle görülen spektrumun dışında da ışık formları olduğu kanısına varmıştır.

BİYOLOJİ ALANINDAKİ ÇALIŞMASI

Herschel, bir mikroskop kullanarak, genel kanının tersine, deniz mercanların hücre duvarlarının bitkisel değil, hayvansal bir formda olduğunu kanıtlamıştır.

BU YAZIMIZDA SİZLERE BİLİM DÜNYASINA BÜYÜK KATKILARDA BULUNAN WILLIAM HERSCHEL’I TANITMAYA ÇALIŞTIK. UMARIZ YAZIMIZI BEĞENMİŞ VE KEYİF ALARAK OKUMUŞSUNUZDUR. TEŞEKKÜR EDERİZ!

-BİLİMSEL BİLİM AİLESİ!

Bir Cevap Yazın